Türkiye’nin, Azerbaycan ve KKTC ekseninde güçlü bağlara dayanan yeni bir birliktelik oluşturma çabaları meyvelerini veriyor.
Azerbaycan’da bulunmaktan memnuniyet duyduğunu bildiren Tatar, Bakü’ye güçlü bir heyetle geldiklerini, Başbakan Ünal Üstel ve Başbakan Yardımcısı, Turizm, Kültür, Gençlik ve Çevre Bakanı Fikri Ataoğlu ile çok sayıda turizmci ve eğitimcinin kendisine eşlik ettiğini belirtti.
Tatar, Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’le görüşmesinin çok samimi bir ortamda gerçekleştirdiğini vurgulayarak, “Kendisinin gönlü bizimle.” ifadesini kullandı.
Azerbaycan’ın 2. Karabağ Savaşı’nda elde ettiği zaferin Kıbrıs Türkleri tarafından da memnuniyetle karşılandığına işaret eden Tatar, bundan sonraki Azerbaycan ziyaretlerinde Karabağ’a ve Nahçıvan’a da gideceğini söyledi.
Azerbaycan’la aynı milletin evlatları olduklarını vurgulayan Tatar, “İyi günde ve kötü günde hep birlikte olmak durumundayız. Sayın Aliyev de bunları teyit etmiştir. Türk birliğinin güçlenmesi her birimizin faydasına olacaktır. Gelecek nesillerimiz bundan çok fayda sağlayacaktır. Çünkü artık dünyada yalnız kalamazsınız. KKTC ise asla yalnız kalamaz. Doğu Akdeniz’deki bu Türk devletinin hem milli ve manevi hem de stratejik değeri vardır. Bakü’den Ceyhan’a, Türkiye’nin en batısına kadar olan coğrafyayı güneydeki KKTC ile tamamladığınızda büyük bir birliktelik oluyor. ‘Bir millet, üç devlet’ kavramı bize göre anlamlı ve değerlidir.” diye konuştu.
Türk dünyası 300 milyonluk nüfusla büyük ekonomik potansiyele sahip
Tatar, Türk Devletleri Teşkilatı’nın (TDT) oluşumundan da bahsederek, “Artık TDT potansiyel büyük güç olarak ortaya çıkmıştır.” dedi.
Türk dünyasının 300 milyonluk nüfusla büyük ekonomik potansiyele de sahip olduğunu belirten Tatar, şöyle devam etti:
Tatar, Kıbrıs meselesine yıllardır devam eden müzakerelerde çözüm bulunmadığını kaydederek, şu görüşü paylaştı:
Kıbrıs’ta bir anlaşma olacaksa bu iki devletli bir çözüm olacaktır. Federal temelli bir ortaklık ve bu ortaklığın Avrupa Birliği’nde olacağı durumunda Türkiye dışlanacağı için bu sürdürülebilir olmaz. Şu anda barış ortamı var. Bu barışın devam etmesi Güney Kıbrıs’a da çok yaramıştır. Güney Kıbrıs bu barıştan dolayı çok büyük ekonomik hamleler yapabilmiştir.
Kıbrıs Türkü’nün davasına tüm Türk dünyasının destek vermesi gerektiğini vurgulayan Tatar, şu değerlendirmede bulundu:
İslam İşbirliği Teşkilatı ve diğer dost ülkelerin bize olan desteğiyle artık yeni siyasetin bir denge unsuru olarak kökleşmesi ve artık Kıbrıs’ta bir anlaşma olabilecekse iki devletin (KKTC ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi) iş birliği ile olması lazım. Eğer bir resmi müzakere süreci başlayacaksa, eskiden farklı olarak mutlak şekilde Kıbrıs Türk halkının egemen eşitliği ve eşit uluslararası statüsünün kabul görmesiyle olabilir.
Tatar, şu görüşleri dile getirdi:
Biz mazlum ama mücahit bir halkız. Ana vatanın desteğiyle kahramanlık, direniş ve zaferlerimizle Doğu Akdeniz’de bir Türk devletinin sahibiyiz. Böyle bir devletin kendi vatandaşlarına çok daha müreffeh yarınlar vadedeceği umudunu da taşıyoruz. Azerbaycan ziyareti de bu anlamda çok önemli ve değerlidir. Çünkü adım adım hedefe ilerleyebileceğimizi ve yalnız olmadığımızı görüyoruz.
KKTC’nin TDT’ye gözlemci üye olmasından da bahseden Tatar, şunları kaydetti:
Semerkant’ta geçen yıl yapılan zirvede TDT’ye oy birliği ile gözlemci üye olarak kabul edildik. Bunda Cumhurbaşkanı (Recep Tayyip) Erdoğan’ın büyük gayretleri vardı. KKTC’nin bir Türk devleti olarak bu ailenin bir parçası olduğu, Kıbrıs Türk halkının Türk dünyasının kopmaz bir parçası olduğu mesajları verildi. KKTC uluslararası camia tarafından farklı sebeplerle tanınır veya tanınmaz. Ama dünyada bir gerçek vardır. Kıbrıs Türk halkı vardır.
Bu yıl Astana’da yapılacak zirve (TDT Zirvesi) bizim için önemli. Bu toplantıda olmamamız için hiçbir neden yok. Rum ve Yunanların kışkırtmalarıyla birtakım rahatsızlıkların yaratıldığı belli. ‘KKTC ile temas kurmayın.’ diyorlar. Onlar bunu yapacak. Rum yönetimi, bizim bırakın tanınmamızı, devletlerin bizimle herhangi ilişkiye geçmesine bile tahammül edemiyor. Başkalarının kışkırtması bizim dost ülkelerimizi etkilememesi lazım. Dost devletlere mesajım şudur. Kıbrıs Türk halkı vardır ve var olacaktır. Kıbrıs Türk halkı hakkını arıyor. Bizim kimsenin hakkında gözümüz yok.
Tatar, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ile gelecek iş birliklerine yönelik, “Mütekabiliyet esasında Rum komşularımızla iki devlet arasında her türlü ilişki ve iş birliği geliştirmeye hazırız. Türkiye’nin de onay ve desteğiyle gerek doğal gaz ve petrol arama çalışmalarında gerek Türkiye’den getirilecek suyun paylaşımı noktasında, yenilenebilir enerji hususunda, Türkiye üzerinden çekilecek enerji hattı hususunda iş birliğine hazırız. Girne sahillerinden sadece 40 mil uzaktaki Anamur’a veya yakın bir bölgeye bir kablo çekildiğinde Avrupa Birliği’ne çok daha kolay ve rantabl enerji köprüsü oluşturulabilir. Bu hat hem KKTC hem de Güney Kıbrıs için çok faydalı olabilir. Ada’nın topyekun enerji meselesini halledebilir. KKTC, Doğu Akdeniz’deki barışın kilididir. KKTC, Doğu Akdeniz’de barış ve istikrarın anahtarıdır.” görüşünü paylaştı.
Tatar, İsrail ile Filistin arasındaki sorunu değerlendirirken uluslararası kurumların yetersiz kalmasına dikkati çekerek, “Orada mazlum ve günahsız insanların nasıl sefil duruma düştüğünü, nasıl kurşunların hedefi olduğunu, ‘İnsanlık nerede’ dediğimiz vahşeti görüyoruz. İşte burada Sayın Cumhurbaşkanı’nın (Erdoğan) ne kadar haklı olduğu ortaya çıkıyor. Dünya 5’ten büyüktür.” dedi.