Keçiören semtindeki Ayvalı Mahallesi’nde yaşayan Serpil Dereci, cinnet getirerek çocuklarının bileklerini kesti. İki çocuk hayatını kaybetti, bir çocuk ağır yaralandı. Hakan Ural ve Ferda Yıldırım’ın sunuculuğunu yaptığı Kanal D’nin çok sevilen ve izlenen programı “Neler Oluyor Hayatta” programında Türkiye’nin kanını donduran anne dehşeti masaya yatırıldı. Canlı yayına bağlanan kadının eniştesi Mehmet Altuğ, şu önemli açıklamaları yaptı.
“ANNE SERPİL HASTA MIYDI?” SORUSUNA YANIT VERDİ
“Serpil’in herhangi bir hastalığı yoktu. Genç kızlık döneminde yani bundan 15 yıl evvel depresyon geçirmiş ama başka bir hastalığı yoktu. Zaten 7-8 yıldır da bizim yanımızdaydı, aynı mahallede oturuyoruz. Çocuklarına sahip çıkan, şen şakrak bir kadındı. Abdestinde, namazında olan tertemiz bir bayandı.”
KULLANDIĞI BİR İLAÇ VAR MIYDI?
Bazı medya organlarında katil annenin “şizofren hastası” olduğu söylenmişti. Bu iddiayı reddeden enişte “herhangi bir ilaç kullanıyor muydu?” sorusunu da yanıtladı.
Benim bildiğim kadarıyla hiçbir ilaç kullanmıyordu. Çok eskiden genç kızlık döneminde depresyon nedeniyle bir ilaç kullanmış. Ama hiçbir hastalığı ya da herhangi bir raporu yoktu. Hiçbir hastaneden konulmuş tanı da yoktu. Eşiyle de mutlulardı. Adam mobilya dükkanında asgari ücretle çalışan biri. Geçim sıkıntıları vardı ama hiçbir kavgalarına tanık olmadım.
“ANNE CİNAYET İŞLEDİĞİNİN FARKINDA BİLE DEĞİL”
Korkunç vahşetin ardından anneyi ilk gören kişi yine enişte Mehmet Altuğ’du. O görüşmede neler konuştuklarını da şu sözlerle anlattı.
“Anne olaydan sonra zaten emniyete götürüldü. Akşam sularında ziyaretine gittim. Bizleri bile tanımıyor. Kendinde değil. Olayın farkında değil. Ablasına çocuklarını sordu. Onları öldürdüğünü bilmiyor. Hatta ablasına küçük çocuğunu sordu. ‘Uyudu mu, çorbasını içirdin mi?’ diye. Hiçbir şey hatırlamıyor, kendinde değil. Baba ayakta duramıyor. Çok büyük bir acı içindeyiz. Büyük kız ameliyat edildi. Odaya alındı. Sağlık durumu iyi. Annesi kendisini kaybedince çocuklara zarar vermiş, yaralı çocuk bunu söyledi. 10.30’da eşim zaten onu aradığında hiçbir aksilik yok. ‘Evdeyiz abla kahvaltı edeceğiz’ diyor. Yarım saat sonra bu olay oldu. Herhangi bir tehdit olayı vs. yok. Kendi kuruyor, kendi anlatıyor. Komşulardan kimse de bir şey görmemiş. Sadece çocukların çığlığı duyulmuş. Yaralı olan büyük kız babayı arıyor ve annesinin evde bıçakla gezdiğini söylüyor. Babanın iş yeri eve uzak olduğu için o da hemen benim oğlumu arıyor. 7-8 dakika içinde oğlum oraya gidiyor. Elinde bıçakla binanın kapısında karşılaşıyorlar. Hatta oğluma doğru yürüyor. Oğlum ‘Teyze ne yapıyorsun? Elindeki o bıçak ne?’ diyor ve hemen elinden bıçağı alıp yere atıyor. Kendi elleri de yaralıymış. Kendi bileklerini de kesmiş zaten. Oğlum içeri giriyor ve çocukları kanlar içinde görüyor. Komşular da korkup evlerine kaçıyor. Hemen polis çağırılıyor. Oğlum büyük kızın bileklerini tutuyor kan kaybetmesin diye. O da kurtuluyor zaten. Ortanca çocuğu engelliydi ve rehabilitasyon merkezine götürüyordu. Çocuklarına aşırı düşkün bir anneydi. Birkaç gün önce eşime ‘uyumuyorum, rahatsızım’ demiş.”
